Son zamanlardaki temponuzu bir gözünüzün önüne getirmeye ne dersiniz? Ne kadar çalışıyorsunuz? Ne kadar yoğun bir hayatınız var? Peki aralarda her şeyi bırakıp kendinize zaman ayırdığınız zamanlar oluyor mu? Kendiniz için verdiğiniz molalar? Belki uzun bir dinlenme, bazen bir tatil, belki toplantılar arasına sıkıştırılmış bir kahve molası ya da kısa bir nefes arası belki de…
Hepimizin zihinsel sağlığını, üretkenliğini ve yaratıcılığını iyileştirmek için mola vermeye ihtiyacı var. Bizler robot değiliz ve sürekli yoğun tempoda geçirilen bir hayatın, fazla çalışmanın yorgunluk, tükenmişlik gibi sonuçlara varacağını unutmamalıyız, bu nedenle mola vermek, kendimize boş zaman tanımak en önemli gereksinimlerimizden..
Peki boş zaman ile neyi kastediyoruz? Mola vermek , dinlenmek ne demek? Cevap basit : Hiçbir şey yapmamak….Zihinde herhangi bir amaç ve belirli bir dikkat odağı olmadan geçirilen zamandır boş zaman…işte burada doğru bilinen yanlışlardan biri karşımıza çıkıyor. Çoğumuz kendimize verdiğimiz mola zamanlarını ( boş zamanlarımızı) iş yapmayıp da televizyon seyrederek ya da bilgisayarda oyun oynayarak geçirilen zaman olarak öngörüyor. Am aslında gerçek mola(dinlenme) tamamen herhangi bir hedef ya da odaklı dikkat olmadığı zaman gerçekleşiyor
Bu durumda Netflix’i açıp bir dizi seyretmek gerçek bir mola değil çünkü dikkat gerektiriyor. Aynı şey sosyal medyada geçirilen zaman için de geçerli. Spor salonuna gitmek dahi aslında bir mola sayılmaz çünkü bir hedefimiz var ve o hedefe ulaşmak için çalışıyorsunuz. Yani zihin mola vermis değil..
Nörobilim araştırmalarına göre; beynimizde iki farklı ağ var. Birincisi hedef odaklı olan merkezi yönetici ağı, dikkatini verdiğinde etkinleşen kısım-- bir karar alırken ya da bir problem çözerken aktif hale geliyor. Diğeri ise varsayılan mod ağı, herhangi bir şeye dikkat etmediğimizde çevrimiçi olan kısım da bu..Bu konuda yapılan çalışmalar gösteriyor ki varsayılan mod ağı, yaratıcılık için kritik…
Dikkatimizi bilinçli bir şekilde odakladığımızda zihin ilgisiz tüm diğer bilgileri devredışı bırakıyor. Oysa ki yaratıcılık için bazen farklı bir oluşum ya da sıçrama gerekebiliyor, dolayısıyla burada varsayılan mod ağına yer açmalı ve sihrini gerçekleştirmesine izin vermeliyiz, yani hiçbir şey yapmadan, hiçbir şeye odaklanmadan vakit geçirmeliyiz…
İşte burada da diğer bir nokta açığa çıkıyor.. Hiçbir şey yapmadan vakit geçirmek tembellik, bencillik ve sorumluluktan kaçmak olarak öngörülüyor çoğunlukla..sanki boşa harcanan zaman..Zaman o kadar kısıtlı ve değerli ki her dakikayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz, bir ana birden fazla şey sığdırmak için uğraşıyoruz, zihnimizi meşgul etmek için sürekli bir şeyler yapma peşindeyiz.. Oysa ki tam anlamıyla dinlenip tazelenmek, üretkenlik ve yaratıcılık potansiyelimizi gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan HİÇBİRŞEY YAPMADAN VAKİT GEÇİRMEK... Nasıl mı?
Doğada yürüyüşe çıkmak ve sadece yürümek …adım saymak ya da kalori derdi olmadan..Çamaşırları katlarken sadece katlamak ….zihinde bir şey çözmeye çalışmadan.. hatta internet olmadığında ya da telefon şarjı bittiğinde bu anları dinlenmek için birer fırsat olarak değerlendirmek..
Peki tüm bu okuduklarından sonra şu anda mola verecek olsan, ne yapardın? Bakınız: mindfulness eğitimi