top of page

Bedel ödemeye razı mısın?

Writer: Deniz Zeynep AkgirayDeniz Zeynep Akgiray

Çokça üzerinde konuşup şikayet ettiğimiz ancak hakkıyla üstesinden gelmekte zorlandığımız bir sarmaldan bahsederek başlamak istiyorum. Hatta benim de sıklıkla yaşadığım bir örneği ele alalım:


Gündelik hayatın temposu içinde, bitmek bilmeyen görev ve işler arasında oradan oraya koşturuyoruz. Her ne kadar kişisel becerilerimiz, bu durumu yönetmek konusunda farklılıklar yaratabilse de günümüzün gerçeği bu: sürekli bir yapma, yetiştirme, koşturma halindeyiz. Her birimiz adeta birer “Yapma makinesi” olmaya başladık. Bunun sonucunda da devamlı bir stres, zorlanma hali, acelecilik, bedenen ve psikolojik olarak yıpranmaya kadar varan bir süreç söz konusu oluyor.


Sorun net ve hepimiz farkındayız: Bu kısırdöngüden çıkmak için ihtiyacımız olan kendimize “BİR DUR” deyip mola alabilmek, kendimize zaman ayırmak, biraz nefeslenmek. Bu yazıda bahsetmek istediğim bunun için neler yapabileceğimiz değil, nitekim olası cevapları bildiğimizi sanıyorum, buradaki asıl sorun biliyoruz ancak hayata geçiremiyoruz. Farkındayız ancak yapamıyoruz, yapmıyoruz ..ve bu durum sadece gündelik koşturmaca sarmalı ile ilgili değil; hayatımızdaki değiştirmek, dönüştürmek istediğimiz her konu, herşey için geçerli.


Gündelik hayat koşturmacası örneğine döndüğümüzde biraz daha detaylandıracak olursak;  işler, yapılacaklar, yapmak istedikleriniz arasında bir seçim yapamadığımız için bu durumu biraz da kendimiz yaratıyor olabilir miyiz? Seçim yapmaktan kaçarak önceliklendirme yapmayabiliyoruz. Neden? Çünkü hepsi olsun istiyoruz, bunu da yapayım, buraya da gideyim, şunu da halledeyim, hepsi birlikte olsun.. Oysa ki kaynaklar sınırlı, yapılacaklar, istekler çok ve koşullar kontrolümüzde değil….


Buradaki kilit nokta: Seçim yapabilmekten geçiyor. Seçim yapmak ve bu örnekte olduğu gibi bazı iş ya da istekleri bırakabilmek, vazgeçebilmek.


Karar vermek , seçim yapmak en önemli yetilerimizden. Ancak karar verdiğimizde, seçim yaptığımızda şu oluyor—birşeyden vazgeçiyoruz ve bunun bedelini ödemeyi kabul ediyoruz. Belki çok klişe gelecek ancak her seçim bir vazgeçiştir, ne kadar doğru. 

Her aldığımız kararın  bir sonucu var , olumlu ya da olumsuz . Artık ben bilmiyordum, ben yapmadım, benim ilgim yok , ben masusum deme lüksün yok. Çünkü karar verdin, seçimini yaptın ve sorumlusun. Artık yapacağın tek şey o seçimin ardından iradeni de sahneye çıkarman ve seçimin sonucunu üstlenmen olacak.


Bence en çok burada bocalıyoruz. Herhangi bir bedel ödemeden her şey olsun istiyoruz, herhangi bir bedel ödemeyeyim ancak istediğim herseye yetişebileyim, ya da daha da çeşitlendirelim: herhangi bir bedel ödemeyeyim ama istediğim dönüşüm , alışkanlık hayatımda olsun, herhangi bir bedel ödemeyeyim ama istediğim kiloya geleyim, herhangi bir bedel ödemeyeyim ama hayatımda yaşadığım bu zor durum hemen geçsin... herhangi bir bedel ödemeyeyim ve hep iyi, mutlu ve tatmin hissedeyim… Sizce mümkün mü?  


Peki bu bizi neye itiyor? Bedel ödemeye razı ya da hazır olmadığımız, karar vermekten ve verdiğimiz kararın sorumluluğunu almaktan korktuğumuz için ya eylemsizliğe kayıyoruz ya da eylemler içinde boğulup kendimizi kaybediyoruz ( yapma makinesine dönüşüyoruz ) . Oysa ki bedel ödemeye yanaşmayıp dürtülerimize tutundukça (ben konfor alanımda, bildiğimde kalayım, iyi hissetmeye devam edeyim ya da bir şeylere check atarak tamamlamanın, başarmanın verdiği hazdan vazgeçmeyeyim )  birşeyleri değiştirme,yapabilme gücüne sahip olmamız maalesef mümkün değil.


Burada kendimize öncelikli olarak sormamız gereken bir soru var tabii ki:  Elde edeceğim şey ödeyeceğim bedele değer mi? Eğer değmeyeceğini düşünüyorsan eylemsizliği tabii ki seçebilirsin; çünkü buradaki eylemsizlik artık bir kaçış değil, farkındalıkla yaptığın bir seçimdir. Kendine dürüst olarak bu seçimi yapabilmekten geçiyor hayat.

 

ŞUNU BİR FARK ETSEK:  Bu hayatta koşullar çoğunlukla bizim kontrolümuzde değil, böyle olmadığını düşünüp herşeyi kontrol etme dürtüsü ise tamamen bir yanılsamadan ibaret.  Dış dünyaya ait koşullar ya da duygular; düşünceler gibi iç dünyamıza ait koşulların kontrolümüzde olmaması ise bizi sorumluluktan kurtarmıyor, çünkü bunlara verebileceğimiz yanıt tamamen bizim sorumluluğumuzda, tamamen bizim seçimimiz.. Kritik olan soru: Bunun için bedel ödemeye razı mısın? 





 





 
 
 

Comments


bottom of page